Saklama Bulurlar

Bendeki zaman trafiği tıkalı, akmıyor ileri bazı bazı

Fikrim aynı yerlerde turlar attı, farklı şeylere aynı takıntı

Boğaza düşmek gibi sürükler akıntı

Kaçmayı deneyen ayakkabısının bağcıklarına takıldı, aklı başından atıldı

Geri gidiyor güvenimin hassas ayakları

Hayat ormansa ben ormanın narin kavakları

Pek bi' sakin keçiyim, inatla büyütürüm haylaz oğlakları

Onlar sever hikâyesi üstünde hisli şarkıları

Yağmuru çekerim, ıslatırım ahmakları

Ancak atlı karıncaları ezemez insanın ayakları

Ve zincir vuramaz kapısına içimdeki rengârenk lunaparkın hiç kimse

Anlamsız arsızlıklardansa anlamlı iştahsızlık olsun farkın, di' mi?

Üstüne yakışan tavrı takın

Yalnızın içinde can gövdeyi götürürken bilmezler, onlar serseri kurşunlar

Anlattığı hikâyelerde anlatmadıkları ölüleri saklarlar

Kafes sevmeyen yabani hayvanlar gibidirler sırlar (What? What? What?)

Fare gibi üfleyerek ısırırlar

Belki bu sondan bir önceki günüm, kim biliyor ki yarını?

Saklandıkları inden çıksınlar, sobeleyelim sırları

Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla

Belki bu sondan bir önceki günüm, kim biliyor ki yarını?

Saklandıkları inden çıksınlar, sobeleyelim sırları

Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla (Go, go!)

Ben söylüyorum, onlar gayet iyi anlar

Saklanan sözlerle saklambaç oyunlar (Yeah)

Gördüklerim kadar saklananlar var

Asıl onlar saplanan bıçaklar

Saklanan kaçaklar (Yo, yo!)

Saklanır yaşarlar

Saklama bulurlar eninde sonunda (Go, go!)

Saplanan bıçaklar

Saklanan kaçaklar

Saklama bulurlar eninde sonunda

Çığ düşmüş kaya parçası gibi örtülü gizlerin üzeri

Güzel renkleri olsa da net göremiyo' gözleri, belli

Titretsinler telleri bam, dolsun içleri gam, ben onlara aldırmam

Bir aslanım ama saldırmam, bundan saldırganlara alınmam

Tanıdık bıkkınlıklar, bunlar bilindik yorgunluklar

Tanımsız hazımsızlık ileri derece arsızlıkla burun buruna

Durun! Önce dinleyin sonra vurun, mantığımı kavrayın aklınızı yorun

Bombalarınızın saatini kurun, kim önce patlar haydi bulun

Aslında her şeyden haberim var ve de yapıştım kalemin yakasına

Sonra da peşine kâğıdı koydum bıraktım sorgu masasına

Ben onları öylece bıraktım vicdanın azabına

Böylece gördüm ben onların işleri kaldı azabın vicdanına

Haydi gir kapımdan içeri, kendinden dışarı çık

Var mı ki ben gibi açık konuşan bi' kaçık?

Makasım yalanın saçını kesiyo', saçları saçık

Sigaram gibi bitiyorsunuz en güzel yerinde

Bana yutkunmalar kalıyor

Belki bu sondan bir önceki günüm, kim biliyor ki yarını?

Saklandıkları inden çıksınlar, sobeleyelim sırları

Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla

Belki bu sondan bir önceki günüm, kim biliyor ki yarını?

Saklandıkları inden çıksınlar, sobeleyelim sırları

Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla (Go, go!)

Ben söylüyorum, onlar gayet iyi anlar

Saklanan sözlerle saklambaç oyunlar

Gördüklerim kadar saklananlar var

Asıl onlar saplanan bıçaklar

Saklanan kaçaklar

Saklanır yaşarlar (Sago go!)

Saklama bulurlar eninde sonunda (Sago go, go!)

Saplanan bıçaklar (What? What?)

Saklanan kaçaklar

Saklama bulurlar eninde sonunda